sahne dışı ne için...



Güneş yükselirken orada, dışarıda olmak için… Onun, karanlık şehrimizin gri binalarının üzerinde yükselişini izlemek ve onu yükselmesi yolunda cesaretlendirmek için… Yükselişini kutlamak için…
Seçilen değil, seçmeyi öneren, seçebileceğini hatırlatan olmak için…
Asıl damara, hayatın koca ve canlı damarlarına dönebilmek için…
Gündelik hayatın ezber bozan şiirini koklayabilmek, ona kendi kokumuzu katabilmek için…
Sokağın aynasında kendimize bakmak, üzerimize düşen görüntülerle dans edebilmek için…
Dans edebilmek için… Hayatın içinde, kaldırımın üzerinde dans edebilmek için…
Gündelik ve kişisel kavgaları, asıl büyük kavgayla birleştirmek için…
Kendi kuytularında saklananlara el uzatmak, gel demek için; geldim demek için…
Büyük sanatın” koridorlarında kaybolan, unutulan “basit” sorulara dönmek için…
İşçiye, işsiz işçiye, ev kadınına, öğrenciye; buradayım, ver elini demek için…
Sokaktayız! Sahne dışındayız!
Sahne ışıklarının ardında bırakılan karanlıktayız. Oradan yükselen güneşi görmek ve kutlamak için. Üzerine ışık tutulmayanların arasındayız.
Ezber metinlerin, planlanmış ışıkların, metrekareli salonların dışına çıkmak için…
Gün ışığında, sonsuz uzamda ve sokağın diliyle oynamak için… 
         “Haydi!” demek için... Haydi!